
Anlatsak boş gelir kimisine.
Nasıl anlatırız Rus Harbi’ni, ardından çıkan Balkan Harbi’ni…
Trablusgarp, Çanakkale, Birinci Cihan Harbi’ni…
Katılmadıkları savaş kalmamış dedelerimizin; kimi şehit düşmüş, kimi esir…
Dönmüşler evlerine dönmesine belki ama bu sefer kadere muhacirlik yazılmış.
Ne yıllar ki acılar ve ayrılıklarla dolu… Ufuklar hep karanlık, ufuklar hep puslu…
“Selanik, ah Selanik” derken Mustafa Kemal, son akıncılar da ayrılmak için hazırlanmış kutsal şehirden.
Gülcemal ufukta gözükmüş.
Ne varsa bırakılmış geride: duvarlara işlenen en güzel anılar, bahçelerde büyütülen o rengarenk çiçekler, kızanların ilk adım attığı o topraklar…
Yolculuk nereye rotayı çizen bilir.
Gülcemal duman çıkartarak ayrılmış kıyıdan.
Gözlerde yaş, gözlerde endişe… Yavaş yavaş ufukta kaybolmuş Selanik, Rumeli…
Gözlerden akan yaş mı, kan mı? Akıllarda koca bir bilinmezlik…
Denizler aşılır, adalar aşılır, günler de aşılır. Yıldızlar şahit olur dalgaları yaran Gülcemal’in gidişine.
Gülcemal de gözü yaşlı analara, emzirilen bebelerin ağlamalarına şahit olur.
Yol uzun olsa da gidene dayanır mı? Dayanmaz. Gözükür “Kovela” ufukta.
Dümenden bir ses çıkar. “Geldik bre!“ Kıyıya yanaşan Kuçkarlılar ve Devekıranlılar ayağa kalkar.
Bu sefer bir uğultu kaplar Gülcemali, gözler merakla kıyıya çevrilir.
Bizler o meraklı gözlerin torunlarıyız.
O gözlerin her birinde bir Çanakkale, bir Cihan Harbi, yeniden dirilmiş bir cumhuriyet vardı…
İşte o cumhuriyetin umudu dedelerimizin torunları 98 sene sonra o kıyıda buluştu.
“Kovela, 5 Nisan 2022”
Eski Rum ismi Yoran De, Didim’e atalarımızın ilk ayak bastığı yer.
Karanfiller atılıyor denize Kovela’da, dedelerimizin aziz hatırasına. Gülcemal’in gelişine…
Denizde karanfil demeti yol alırken, ufaklara bakıyor Ufuk. Adı Ufuk, kanı Turan.
Dedelerinin meraklıca kıyıya baktığı günden 98 sene sonra Ufuk gözlerini yumarak Gülcemali hissediyor.
“Acı. Acı ama bu biziz, akıncı torunuyuz.” diye Pars’a söyleniyor.
Bir gün sonra sabah oluyor. Ufuk gözlerini yine Ege’ye bakan evinde açıyor.
Denizde bir karanfil demeti. Hem de tam evinin önünde.
Tesadüflere ancak ahmaklar inanır.
O kadar uzun sahilde bula bula orayı mı buldu karanfiller? Gülcemal nasıl bulduysa o kıyıyı, onlar da buldu.
Ufuk heyecanla denize koşuyor, karanfil demetini alıyor.
Ayrıntısını belki bir gün kendisi anlatır.
Ufuklar bekliyor.
Atalarımızın selamı, mirası bizi çağırıyor.
Saygılarımla,
Dr. Cem TURAN
